Çatışma Sürecinde İletişim

- Ben sana demiştim

- Asıl ben sana demiştim

- Beni dinle

- Sen beni dinle

- Sen kimsin

- Asıl sen kimsin

Yaşadığımız çatışma sürecinde, problemin çözümüne dair herhangi bir katkısı bulunmayan ve klişeleşmiş örneklerin en az bir tanesine hepimiz şahit olmuşuzdur.

Ralph Waldo: ‘’Anlaşılmak bir lükstür’’ demiştir. İnsanlar arasında iletişim kurmanın her geçen gün kolaylaşarak yaygınlaştığı teknoloji çağında gerçekten anlaşılmak bir lüks müdür? Hayatımıza anlam katan ailemiz, arkadaşlarımız veya ortak amaç uğruna emek harcadığımız iş arkadaşlarımızla doğru iletişim kurabilmenin bedeli ne kadar yüksek olabilir?

Tüm bu soruların yanıtları ve çözümlerine dair ipuçlarını bu ay ki yazımızda hep beraber inceleyelim.

Günlük hayatın içerisinde bazen en yakınlarımız bazen de bize en uzak olan insanlarla çatışma yaşama ihtimalimiz vardır. Bu çatışmaların temelinde toplumsal roller, maddi beklentiler, haklı olma isteği, değişen iş koşulları ve daha bir çok sebep bizi çatışmaya yönlendiren problemlerin temelini oluşturur.

Doğru İletişim, anlayışa, samimiyete ve karşılıklı çözüme götürür.

Çatışma sürecinin başında probleme dönüşen sebeplerin özünü saptamak, çözüme dair atılacak ilk önemli adımdır. Problemi doğru tanımlamak için tarafların birbirini etkin ve uzlaşmacı bir şekilde dinlemesi çatışmanın gelişimini olumlu yönde etkilerken, aksi durumda oluşabilecek yanlış anlaşılmaların da önüne geçecektir.

Sabit fikirler sadece sahibini hapseder!

Çatışma anında içimizdeki haklı olma isteği ‘’ben merkeziyetçi’’ bir tutum sergilememize neden olabilir. Kullanmış olduğumuz kelimeler, beden dili, ve ses tonumuz çatışma sürecinde iletişimi etkileyen önemli unsurlardır. Suçlayıcı bir dil kullanımı iletişim sürecini olumsuz yönde etkiler. Uzlaşmacı ve barışçıl bir iletişim süreci çift taraflı bir adım gerektirir

Kaynaklar:

1. Empati (Üstün Dökmen)

2. Tongue Fu ( Sam Horn)